Özet
Günümüzde büyük bir ilgi odağı olan girişimcilik, hem akademik hem politik hem de toplumsal çerçevede
tartışılmaktadır. Girişimcilik basitçe daha önceden idrak edilmemiş değişimlerdeki fırsatları açığa çıkarmadaki ve
yakalamadaki atiklik olarak belirtilmektedir ve bu kavram, yeni bir iş odağı, yeni bir iş girişimi, yeni bir iş örgütü
yaratımı olarak da ifade edilmektedir (Brenkert, 2002). Tanımdan anlaşılacağı üzere; girişimcilikten söz ederken, çevreye
bağlı olarak bir takım fırsatlardan ve değişimlerden bahsedilmektedir. Söz konusu çevresel faktörleri ele alırken,
liberteryenizmin girişimcilik ile olan bağı ve öne sürdüğü devlet inancının girişimciler üzerindeki izdüşümü, bu
çalışmada incelenmekte ve sorgulanmaktadır. Liberteryenizm, devletin yegane görevinin insanını korumak ve olası
tehlikelerden uzak tutmak olduğunu öne sürmektedir (Barnett, 2004). Bu kapsamda liberteryenizm, girişimcilerin temel
haklarını ve yan haklarını, devlet iradesiyle teminat altına alınması gerekliliği üzerine bir yapı kurmaktadır. Her ne kadar
devlet yaptırımları minimize olarak varsayılsa da, liberteryenist uygulamalardaki bu tür bir meşru düzen, girişimciyi
özendirme için gerekli olan yüksek ahlaki sorumlulukların mevcudiyetini vurgulamaktadır. Özgürlükçü piyasa,
girişimciyi özendirmekle kalmayıp onları ilkeli ve erdemli kararlar almaya ve faaliyetler gerçekleştirmeye itmektedir.
Kant’ın deyimiyle; özgürlüğün olmadığı yerde ahlaktan bahsedilmesi olanaksızdır. Hume’a göre; özgürlük ise bireyin
(girişimcinin) kendi istencine göre hareket etmesidir (Hume, 1997). Ancak Kant, bu tanımı teferruatlandırarak, istemeyi;
oluşturulan veya oluşmuş ahlaki değer yargılarına ve ilkelere uygun bir şekilde hareket etme melekesi olarak
betimlemiştir (Kant, 1993). Dolayısıyla liberteryenizmde tasvir edilen devlet anlayışında olduğu gibi bir ilkesel
yapılanma zaruriyeti belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bireylerin, oluşturulan bu ilkeler çerçevesinde istençlerini
özgürce uygulayabilmesi, girişimciler açısından bazı konuları daha net bir şekilde anlaşılır ve belirsizlikten yoksun
erdemli ve iyi niyetli çıkarımlar yapılabilmesini sağlamaktadır (Bozkurt, 2005). Bu çalışmada, liberteryenizm
bağlamında ortaya çıkan uygulamaların, girişimciliği özendirmede yüksek ahlaki sorumluluğun gerekirliliğinin hangi
boyutlarda olduğu tartışılmakta ve bu husus “Serbest Bölgeler” örneğinde incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Ahlak, Liberteryenizm, Serbest Bölgeler